Kreşinde büyü, ofisinde çalış Bunu yapanlara alkış:)))
Ufuk Tarhan’ın sosyal medya, blog, kitap, vb. linkleri:  https://taplink.cc/futuristufuk

Uzun yıllar yoğun, hatta şuursuzca, tüm önceliklerini işe vererek çalışan bir anne idim...

Hem zorunluluktan, hem de genç bir kariyer kadını olmanın yüklediği başarma, kazanma hırsından
deli gibi çalışırdım
. Patronlarımın bir dediğini iki etmez, hatta istediklerinin de ötesinde üçü dört, beşi
altı yapmak için gözü kara koştururdum. Dünyayı ve şirketi kurtarmak üstüme vazife yazılmış sanır,
ancak işte başarılı olursam, hayatımın kurtulacağına inanırdım.


Üstelik tüm bu hengâmenin içinde önce evli ve çocuklu, sonra boşanmış ve yalnız anneydim.
Tipik bir; ‘’Koysalar önüme bariyer de çocukta yaparım kariyer de’’ ruh hali ile yıllarım geçti, gitti…




Bu bilinç yoksunluğu ve zorluklarla dolu yıllarda, çok büyük güçlük ve tedavilerle sahip olduğum
halde, tek kızımın büyüyüşünü kaçırdım, ilk evliliğimi sürdüremedim.


Boşanmış olmam değil ama evladımın serpilmesine yeteri kadar eşlik, rehberlik edememiş olmam
en büyük pişmanlığımdır. ‘’Keşke’’ lerle başlayan cümlelerimin temel nedeni; anne olarak yanlış
yaptıklarım ya da az veya hiç yapamadıklarımdır.
Pişmanlıklarımın, daha farklı olsaydı diye
düşündüğüm yaşam kesitlerinde, listemin ilk ve en önemli maddeleri daima çocuğumla ilgili olanlardır.

Hatta bugünkü işimi kurmamın, fütürizmi benimsememin altında yatan asıl nedenlerden birinin bu
olduğundan eminim…

Çalışan annenin hüznü; ilk adımlarını göremedim, ilk sözcüklerini duyamadım!



Ne kızımın ilk adımlarını, ne de ilk kelimelerini göremedim, duyamadım. Biricik kızımın hayatı tanıma,
ilkleri keşfetme sırasında yaptığı tatlı komiklikleri; ya bakıcılarının, ya annemin ya da ona o sırada kim
bakıyorsa o kişilerin anlatımlarından, aktarmalı izledim.

Alerjisi vardı benim biricik prensesimin. Sık sık astımlı gibi öksürük krizlerine, nefes daralmalarına
kadar giden hastalıkları olurdu. O zamanlarda bile başkalarına emanetti. Neredeyse ben görmeden
kendi kendine hastalanır, iyileşirdi… Ben bilmemne toplantısında ya da seyehatindeyim diye başkaları
götürürdü onu doktor Nesim amcasına… Büyüyünce geçti çok şükür:)

Onunla daha fazla zaman geçirebilmek için yegâne çare; kızımın gündüz bol bol uyuması, akşam biz
eve gelince de cin gibi uyanık olması idi. Okula gidinceye kadar, pek çok annesi çalışan ailedekinin
tersine; bizde kızım gece yarılarını da geçen saatlere kadar uyanık olurdu. Gündüz uyuyup iyice
dinlendiği için, tüm sistemleri aktif, enerji ve neşe dolu işten dönüşümüzü beklerdi. Hemen yemek
yerdik ve ondan sonra da bütün gece oyun oynardık. Resim yapmaktan, kıyafet balosuna, yüz ve t-shirt
boyamaya, Barbi defilesine kadar bir sürü oyunumuz vardı. Bunlar; ‘’iyi ki öyle yapmışım’’ diyebildiğim
az sayıdaki iyi örneklerdir…

Geriye baktığımda...

Yine de şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Daima hem ev işi yapacak, hem bakıcı tutacak olanaklarımız
oldu. Kızımın, üç yaşından sonra harika bir yuvaya, sonra da iyi okullara gitmesini sağlayabildik.
Hem annem, hem kayınvalidem her daim destek verebildiler. O yoğunluğu, krizleri aşmak için maddi,
manevi yardımcı faktörler hep yanımda idi. Bunların yardımıyla hasar almadan kızım da ben de
büyüdük, olgunlaştık. Şimdi prenses artık genç bir kadın. Olduğu zaman, onun yavrularını daha bilinçli,
sağlıklı büyütmek için sık sık konuşuyoruz. Geçmişi irdeleyip, gelecekte daha iyisi olsun diye,
yaşamımızı ve dokunduğumuz hayatları güzeltmeye çabalıyoruz. Özellikle gençlere ve annelere
ulaşmaya çalışıyoruz. A
nneyiz.biz ailesinde olmamın sebebi de budur:)

Çalışan anne-kadın olmak hala çok ama çok zor...

İster evli, ister bekar, ister ayrılmış olsun, sistem hala kadınların aktif ve huzurlu çalışmalarına;
çocukların da sağlıklı büyümelerine yardımcı değil…




Genç kızlar, kadınlar çalışmaktan korkuyor, zengin koca özlemi büyüyor!

Genç kadınlar, kızlar çalışmaktan korkuyor, en azından kat’iyen özenmiyorlar... En okumuşunun bile
bilinçaltında; ‘’keşke zengin bir koca bulsam da çalışmama gerek kalmasa’’ düşüncesi yatmıyorsa,
adım Ufuk değil.

Bu çok da normal! Çünkü biliyor ki kadın çalışınca, çocuğu olunca hayatı; işi, eşi, ilişkileri, kendini
 yönetmek arasında kâbusa dönecek…

Maalesef; ne, vergilerimizle, oylarımızla hepimize daha iyi yaşam koşulları, sosyal-eşit olanaklar
sağlasın diye görev verdiğimiz devletin kurumları ne de özel ve sivil sektörler bu hayati konuyu hak
ettiği önemde ve ciddiyette ele almıyor, kaynak ayırmıyorlar.

Oysa alınsa; hepimizin hayatı, geleceğimiz bambaşka olur. Nesiller sorun değil, umut dolu büyür…
 

Kadınların çalışması neden bu kadar önemli?

Ülkemizde kadınların iş hayatına katılma oranı zaten okuma yazma bilmemek, eğitimsizlik ve yüklenen
sosyal rollerin ağırlığı gibi temel nedenlerle çok düşük. 21. YY da olmamıza rağmen, hala kadınlara,
özellikle küçük yerleşim bölgelerinde, Anadolu ve doğu kesimlerde eğitim şansı verilmiyor, ekonomik
faaliyetlere katılmaları büyük ölçüde engelleniyor.

Rakamlar yalan söylemez!

Türkiye % 24 ile AB ülkeleri içinde çalışan kadın sayısı açısından en geri toplum.

AB’de kadın istihdam ortalaması % 57 ve her iki kadından biri çalışabiliyor. Araştırmaya göre, kadın
istihdamının en yüksek olduğu ülkeler sırasıyla;

% 71-Danimarka
% 70 –İsveç
% 66-Hollanda
% 65-Finlandiya
% 62-İngiltere

Dünyada 185 ülke var. Biz kişi başına düşen milli gelir sıralamasında biz; 55.yiz.
İlk onda kimler var dersiniz? >>> Yukarıda, kadın istihdamında ilk sıraları alanlar…

Yani; Kadınların aktif ve etkin şekilde ekonomiye katılmasıyla; bireysel, kurumsal ve sonunda
toplumsal refah düzeyinin, yaşam kalitesinin artması arasında çok net ve doğru bir orantı var.


Eğer daha iyi bir gelecek istiyorsak, kadınlarımızı çalışmaya, ekonomik hayata etkin katılımaya; ne
hazırlamalı, özendirici olmalıyız.
Onlara eza değil, safa içinde çalışıp, yaşayacakları ortamlar, koşullar
hazırlamalıyız. Önce, hasbel kader iş hayatına kendini atabilmiş kadınların hayatını kolaylaştırmaktan
başlamalıyız ki geriden gelen nesiller çalışmaya özensin. Bunun da püf noktası; çocuklar…
 

Çocuğum güvende, motivasyonum yerinde…

Tüm çalışma hayatım boyunca; ‘’çocuğum da iş yerimde, yanımda-okulu yakınımda olsun, küçük
kaçamaklarla onu görebileyim, en azından hemen ulaşabileceğim bir yerde olsun’
’ istedim.


Ve hep merak ettim; ‘’iş yerleri kadın çalışanlarının performansını, işe bağlılığını müthiş arttırabilecek
bu meseleyi niye göz ardı eder, niye çözümler geliştirmeye çalışmaz?’’
diye…

Üstelik ülkemizin nüfusu bu kadar genç ve çalışan kişi yaş ortalamamız 29-30 larda, çalışan kadınların
çoğu bu yaşlar civarında iken... Demek ki kadın çalışanların çoğunun ya küçük çocuğu var, ya da kısa bir
züre sonra olacak. Tam o yaşlardalar. O zaman bu genç annelere ya da müstakbel annelere evlatlarının
bakımı konusunda kolaylaştırıcı çözümler geliştirilse motivasyon, işe bağlılık, verim tavan yapmaz mı?

Yapar…
 

Mükemmel bir örnek:)))

İşte size ülkemizde parmakla gösterilecek kadar az sayıdaki iyi örneklerden bir tanesi; Yeşim
Tekstil’in 23 yıldır çalışanlarının 0-6 yaş grubundaki çocuklarına ücretsiz sunduğu 1000 çocuk
kapasiteli kreş.


Anlattıklarında inanamadım, gittim gözümle gördüm, gezdim.




Fabrika sahası içinde bir vaha gibi konumlandırılmış, oyun parkı olan, mis gibi kokan, huzur yayılan
kreşte; pembe yanakları, pijamaları, renk renk nevresimleri içinde mışıl mışıl uyuyan 40 günlükten,
6 yaşa kadar yavruları görünce resmen gözlerim yaşardı, ‘’işte budur! Demek ki yapılınca oluyor,
sürdürülebiliyor’’
dedim…




İnanması zor, ama gerçek örnek; 

Yeşim Tekstil´de servislerle ve anne babalarıyla aynı vardiyalar içinde gelen çocuklar; özel kreşlerin
eğitimine paralel bir eğitim programıyla yetiştiriliyor. Yeşim’li evlatların kişisel ve sosyal gelişimleri,
sağlıkları, mutlulukları ve eğitimleri için kreşte eğitim sertifikalı, 1 yönetici, 2 vardiya sorumlusu, 13
öğretmen, 2 hemşire ve 10 bakıcıdan oluşan toplam 28 kişilik uzman ekip çalışıyor. Herkesin yüzü
gülüyor. AÇEV’le geliştirilen ortak projeler ve eğitimlerle; tüm öğretmenlere, kreşte çocuğu bulunan
anne, babalara sağlıklı nesiller yetiştirilmesi için destek programları yürütülüyor.

Çocuğun girdiği her yer güzelleşiyor, nurlanıyor, yumuşuyor, masumiyet, kazanıyor, olumlu bakış,
umutlar yükseliyor.
Ben o fabrikayı, ofisleri gezerken mavi gömleklisinde de beyaz yakalısında da tüm
kadın ve çalışanlarda içten gülen yüzler gördüm, huzur, motivasyon hissettim. Kreşinde büyüyüp,
okullarını bitirip, ofisinde çalışmak üzere yine aynı yere dönecek kadar kuruma bağlılık hikâyeleri dinledim.




Bir sürü mazeret üretmeyelim, böyle örnekleri çoğaltalım… Şablon ve ezber söylemlerle; ‘’kadın
istihdamını arttırmalıyız’’ çığırtkanlıklarının ötesinde; böyle sürdürülebilir, gerçekçi ve yararlı modeller
yaratalım. Nedenleri yukarıda; tekrar okuyalım, rakamların dilini anlayalım…



 

İyi uygulamaları alkışlamak, esinlenmek, morallenmek lazım; Bravo Yeşim tekstil:)))

**************************************

 

Daha iyi bir gelecek için hizmetlerimiz hakkında bilgilenmek, 
Seminer-Workshop-Moderasyon-İçerik-Etkinlik Kurgusu vb. talepleri için görüşmek, 
Özel-özgün çalışmalarla işinize, hayatınıza dair iyileştirmeler yapmak üzere
 Antrenörlük almak 
Stratejik Danışmanlık, İş Tasarımı ve Avatarlığı hizmetlerimizden yararlanmak isterseniz;

Başvuru ve sorularınız için lütfen > burayı tıklayınız

Hizmetlerimiz & Eğitim &  Seminerlerimiz     I     M-GEN Resmi Sitesi (Referans ve Projelerimiz)

Ufuk Tarhan´ın yazı ve haberlerini  Twitter ve Facebook dan takip edebilirsiniz.