Futurly - 44, bilim teknoloji, dijitalleşme ve fütürizmle ilgili her hafta 5 haber
Ufuk Tarhan’ın sosyal medya, blog, kitap, vb. linkleri:  https://taplink.cc/futuristufuk

Rusya, internet erişimine çok sıkı ve katı sansür uygulamasını resmen başlattı…



Cumhurbaşkanı Putin tarafından imzalanan yasa ile Rusya’nın telekomünikasyon izleme birimi, hükümetin güvenlik tehdidi olarak gördüğü içeriklere erişimi resmen engellemeye başladı. Rusya'nın kendi internetini bağımsız hale getirmek ve yurtdışından gelen siber saldırılara karşı korunmak amacıyla başlanan uygulama, tabii ki protestolara sebep oldu.
 
Sansürün uygulanması için Rus internet servis sağlayıcılarının derin paket karmaşık ağı kurmuş olması ve pek çok teknolojik alt yapı kuralına uyması gerekiyor. Oluşturulması istenen teknolojik yapı, yasanın belirlediği kurallara göre internet trafik kaynağını ve filtre içeriğini tanımlayabiliyor, bu da kullanıcılar fark dahi etmeden, trafiğin yönlendirilmesini ve hatta engellenmesini sağlıyor.
 
Sistem henüz bu karmaşıklıkta işlemek için tam kurulamamış olsa da hedef belli; çok sıkı internet sansürü… Bunun anlamı, Rus hükümetinin, içeriğe doğrudan sansür uygulayabilir hale gelmesi; halka neyi, neden yaptıklarını veya nedenini söylemeden Rusya'nın internetini kapalı bir sisteme çevirebilme gücüne erişmesi. Analistler bunun "Rusya'daki insanların iletişim ve online bilgi alma-verme özgürlüğüne büyük darbe” olduğu konusunda hemfikirler. Binlerce Rus’un tepkisi, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün uyarıları işe yaracak mı dersiniz?
 
Rusya’dan ve Çin’den art arda gelen kameralarla, yapay zeka ile dijital gözetleme, sosyal puanlama, siber saldırı ve müdahale haberleri, ABD’de sürmekte olan “Facebook odaklı veri kullanımına dayalı insan hakları ihlal davaları ve Cambridge Analtyica” gibi seçim manipülasyonuna dönük skandallara bakılırsa 2. Dünya Savaşı sonrasında (1947-1991) yaşanan “Soğuk Savaş” döneminin dijital versiyonu “Siber Savaş” dönemi başlamış gibi görünüyor. (Bu arada The Great Hack'i mutlaka izleyin) 
 
Soğuk Savaşı doğuran sebepler; dünya ekonomisinde yaşanan dönüşüm, iş, yaşam ve silah teknolojilerindeki gelişmeler, sanayileşmiş ülkelerin birbirleri ve az gelişmiş ülkelerle sorunları, çıkar çatışmaları, güç dengelerinin değişmesi vb. olarak özetlenirse, bu yorum oldukça isabetli görünüyor…
 
Kaynak ve daha detaylı okuma için tıklayın


ABD, Çinlilere ait TikTok'un ulusal güvenlik tehdidi oluşturduğunu söylüyor!..



TikTok, ülkemiz dahil tüm dünyada gençler arasında hızla yayılan Musical.ly adlı platformun 2017 yılında Çinli şirket ByteDance tarafından satın alınmasıyla iyice parlayan popüler sosyal medya ağı. Çin’deki çıkış adı Douyin ve hala da o isimle kullanılıyor. TikTok’da Kullanıcılar son derece kolay, hızlı ve eğlenceli efektlerle süsleyebildikleri müzikli, sesli, animasyonlu, remix edilmiş kısa videolar üretip, paylaşabiliyorlar. Halen son yılların en hızlı büyüyen sosyal ağı konumunda. Özellikle de gençlerin özendiği ve takip ettiği ünlülerin de girmeye başlamasıyla iyice çığırından çıkan ve viral büyüyen TikTok; Reuters'den yapılan son açıklamalara göre ABD'yi çökertebilecek seviyede bir ulusal güvenlik tehdidi olarak da görülmeye başlandı.
 
500 milyondan fazla kullanıcısı olan TikTok’un "ABD'ye güvenlik tehdidi oluşturabilir" denecek kadar tehlikeli görülmesinin nedeni, Çinli bir şirkete ait olması ve sahip olduğu müthiş verinin ne için kullanılacağından duyulan endişe ve platformda kontrolsüz biçimde paylaşılan siyasi, propogandist, kışkırtıcı, manipülatif dezenformasyon, çocuk pornosu, zararlı alışkanlıklara özendiren, şiddet içeren vb. içerikler.  Amerikalı uzmanlar tüm bunların ülke güvenliğine zarar verebileceğini ve denetlenerek moderasyon uygulanması gerektiği belirtiliyor. TikTok bunlara cevap olarak bazı kuralların geliştirilmesine yardımcı olmak için hukukçularla çalışmaya başladığını açıkladı. Bakalım gelecek TikTok'a neler gösterecek?
 
Kaynak ve daha detaylı okuma için tıklayın


​Teknoloji bağımlılığıyla mücadele için “Kâğıt Telefon” çare olabilir mi?


Video için görsele tıklayın.

Google tarafından geliştirilen ve tanıtılan Paper Phone, normalde telefonla erişilebilecek yol tarifleri, telefon numaraları, oyunlar vb. bilgileri origami gibi sekize katlanan tek bir kâğıda yazdırmaktan ibaret son derece basit, yalın bir uygulama.
 
Hepimiz, konuştuğumuz kişiye, izlediğimiz filme, özlediğimiz gün batımına, sevdiklerimize veya çocuklarımıza bakmak yerine, telefonlarımıza bakıyoruz. Google, işte çağın bir nevi hastalığı olarak görülen akıllı telefon bağımlılığının aşılabilmesine yardım amacı ile “Kâğıt Telefon” adını verdiği "deneysel" uygulamayı başlattığını açıkladı.
 
Yapılacak şey basit; her gün özelleştirilmiş bir "Kâğıt Telefon" yazdırılması ve gerçek telefonunun evde bırakılması gerekiyor. Kâğıt telefonda günlük görevler, hava durumu o günkü takvim,  harita vb. olabiliyor. Google, kullanımı yaygınlaşsın diye, uygulamaya gün sona erdiğinde kâğıt telefonunu katlamak için kullanılabilecek bulmacalar ve origami talimatları gibi bazı eğlenceli ekstralar da eklemiş. Kuşkusuz her fikir gibi bunu da eleştirenler var. Pratik ve çevre dostu olmadığı, kâğıt ve baskı için mürekkep kullanımının masraflı olduğu, eskisi gibi yaygın yazıcı kullanılmadığı vb. karşıt fikirler olsa da sonuçta iyi niyetli ve aynı zamanda kağıt/kalemle/not defteri ile ilişkisini kesememiş nesil için nostaljik bir deneme. Bakalım nasıl karşılanacak? Ne dersiniz, siz de dener misiniz?
 
Burada videosu de var, izlemelisiniz:) 
 
Kaynak ve daha detaylı okuma için tıklayın


Amazon, çalışanları için "Tele-Tıp" hizmeti başlattı...



Amazon, Seattle'daki bazı çalışanları ve aileleri için videolu görüşme ve/veya canlı mesajlaşma aracılığı ile “Telemedicine-Tele-Tıp” hizmeti veren Amazon Care uygulamasını başlattı. Sağlık sigortası koşullarının daha verimli ve yararlı hale getirilmesine odaklanan şirket, şimdilik pilot olarak verilen hizmetin ilerleyen zamanda diğer çalışanları da kapsayacağını belirtiyor.
 
Amazon Care’e bağlanan çalışanlar kayıt olduktan sonra bir klinik yetkilisi ile kısa mesaj veya video aracılığı ile konuşabiliyor. Görüşmede acil müdahale haricindeki önleyici veya sağlık merkezine ulaşıncaya kadar gerekli bilgileri kapsayacak şekilde tavsiye, tanı vb. alabiliyor. Çalışanın sohbet ettiği hemşire veya doktor, daha detaylı değerlendirmeye ihtiyaç duyarsa bir “Mobile Care – Mobil Bakım” Hemşiresini evinize, ofisinize veya Seattle'daki diğer noktalara yönlendiriyor. "Mobil Bakım Hemşiresi", çalışandan laboratuvar örnekleri alınmasını, test, fiziki muayene vb. yapılmasını sağlayabiliyor. Amazon Care Hizmetinden hafta içi 08: 00-22: 00 ve hafta sonları 08: 00-18: 00 arası yararlanılabiliyor. Artan iç sağlık hizmetleri maliyetlerini düşürmeyi amaçladıklarını belirten Amazon yetkilileri,  bu hizmeti sunmak için Washington merkezli Oasis Medical Group adlı bir şirketle iş birliği yapıyor.

Son dönemde sağlık alanında önemli yatırımlar yapan Amazon geçen yıl online eczane PillPack'i satın almış, bu yılın başlarında da Alexa’nın hasta bilgilerini kullanma yeteneğini geliştirmeye çalışan altı adet sağlık kuruluşu ile işbirliğine başladığını duyurmuştu.
 
Kaynak ve daha detaylı okuma için tıklayın


Laboratuvarda yetiştirilen “et” 2022’de raflarda, hazır mısınız?
 


Son 4-5 yıldır, “laboratuvarda et yetiştirme, laboratuvar proteini” konusu en hızlı yükselen bilim ve teknoloji trendlerinden. Tarım ve hayvancılıkta devrim yaratacak bu gelişmeler “Et üretmek için hayvan öldürmeye, çevreye, canlılara bu kadar zarar vermeye gerek yok. "Teknolojinin nimetlerinden yararlanarak -temiz et- üretebiliriz, üretmeliyiz” seslerinin yükselmesi ile konu giderek daha çok ülke, şirket ve yatırımcının radarına girdi.
 
Ön saflarda İsrail, Amerika ve tabii ki Çin koşuyor. Ancak Türkiye’mizde de Ankara Üniversitesi Teknokent’de çalışmalarını sürdüren ve bu alandaki ülkemizin ilk şirketi olan Biftek.Co ile birlikte dünyadan Memphis Etleri, Aleph Farms, Higher Steaks, Mosa Meat ve Meatable gibi şirketlerin hepsi laboratuvarda et yetiştirmek üzere harıl harıl çalışıyor, maliyetleri düşürüp, bir an önce raflarda yer almak için uğraşıyorlar.
 
Bu konuda en iddialı şirketlerden biri İsrailli Future Meat Technologies ilk pilot üretim tesislerini inşa etmek üzere 14 Milyon dolarlık yatırım bulmayı başarmış görünüyor. Hedefi et  üretim maliyetini pound başına 10’dan 4 dolara düşürmek olan şirket, bunu başarabilirse 2022’de market raflarına çıkacaklarını belirtiyor. Rakiplerinden farklı olarak, Future Meat Technologies ürünlerini doğrudan tüketicilere satmaktan ziyade, laboratuvarda et yetiştiren ve bunu toptan satan yeni nesil bir et üreticisi ve aslında gelecekte bu alandaki donanım, yazılım ve hücre tedarikçisi olmayı hedefliyor.
 
Laboratuvarda yetişen et denildiğinde çoğu kişi sentetik et yapıldığını düşünüyor ve fikri dahi red ediyor. Oysa gerçek farklı. Uzmanlar canlı hayvanları uyuşturarak, canını yakmadan biyopsi ile 1 cm3 büyüklüğünde bir parça alıyor ve eti; hayvanı çiftlikte büyütüp, kesip, ondan elde etmek yerine bu ufak parçadan elde ettikleri kök hücre ile çoğaltıyorlar. Temiz et, hücreden et üretmek vb. olarak nitelenen proses aslında son derece akılcı, sağlıklı, çevreci, helal ve sürdürülebilir görünüyor. Bakalım ne zaman yaygınlaşacak…
 
Burada (Video) Prof. Dr. Can Akçalı detaylıca anlatmış. Dinlemelisiniz.
 
Kaynak ve daha detaylı okuma için tıklayın

******************

Ufuk Tarhan'ın T-İnsan kitabı için > http://www.t-insan.com
Bireysel Antrenörlük almak için > https://goo.gl/6RfGXa 
Stratejik Danışmanlık, İş Tasarımı ve Avatarlığı hizmetlerimizden yararlanmak isterseniz;  lütfen > burayı tıklayınız 
Hizmetlerimiz & Eğitim &  Seminerlerimiz     I     M-GEN Resmi Sitesi (Referans ve Projelerimiz)
Ufuk Tarhan´ın yazı ve haberlerini  LinkedInInstagram, FacebookYouTubeTwitter 'dan takip edebilirsiniz.