Futurly - 42, bilim teknoloji, dijitalleşme ve fütürizmle ilgili her hafta 5 haber...
Ufuk Tarhan’ın sosyal medya, blog, kitap, vb. linkleri:  https://taplink.cc/futuristufuk

Çocuklarınızın fotoğrafları nerelerde, niçin kullanılıyor biliyor musunuz? 



Dominique Allman Papa isimli bir anne, 2005 yılında fotoğraf paylaşım sitesi Flickr’a çocukları Chloe ve Jasper’in hepimizin yaptığı gibi çeşitli anlardan alınmış gülen, şapşal, dil çıkaran, kostüm partisindeyken, okulda arkadaşlarıyla vb. birçok fotoğrafını yükledi ve sonra da unuttu gitti. Ancak 14 yıl sonra, kızının görüntülerinin MegaFace adında eşi görülmemiş derecede büyük bir yüz tanıma veri tabanında kullanıldığını fark etti ve şok oldu. Çünkü yaklaşık 700.000 kişinin benzerliklerini inceleyen veri tabanı, onlarca şirket ve kamu kurumu tarafından yeni nesil yüz tanıma algoritmalarının geliştirilmesinde kullanılıyordu. Kullanım amaçlardan bazıları: protestocuları izlemek, teröristleri gözetlemek, dolandırıcıları, hırsızları, kumarbazları bulmak ve kamuoyunu gözetlemek. Milyonlarca Flickr görüntüsünün MegaFace adlı veri tabanında kullanılması nedeniyle, bu yüzlerin bazıları dava açmaya hazırlanıyor. Veri tabanı sorumluları, tek hedeflerinin makine öğrenmesini geliştirmek olduğunu belirtseler de başları derde girdi bile..
 

Kaynak ve daha detaylı okuma için tıklayın.

Mars’ta roka, domates, turp, çavdar, kinoa, ıspanak, soğan, bezelye ve pırasa yetiştirilebilecek…

 


Hollanda Wageningen Araştırma Üniversitesinde NASA tarafından geliştirilen Mars ve Ay toprak simülasyonlarında roka, domates, turp, çavdar, kinoa, ıspanak, soğan, bezelye ve pırasa yetiştirmeyi başardılar. Proje, gelecekte Mars ve Ay’a yerleşecek insanların beslenmesinden öte, orada yetişen bitkilerden canlı tohum elde etmeyi araştırıyor. İlk bulgular bunun mümkün olabileceğini destekliyor. Deney amaçlı Mars ve Ay topraklarının simülasyonlarına ekilen on üründen dokuzu gayet iyi büyüdü ve yenilebilir nitelikte bulundu. “Mars toprak simülatörü üzerinde kırmızılaşan ilk domatesleri gördüğümüzde çok heyecanlandık” diyen araştırmacılar tek istisnanın ıspanak olduğunu, onda biraz daha çalışmaları gerektiğini belirttiler. Hadi bakalım geleceğin mesleklerine bir tane daha ekleyelim; “Uzay Çiftçisi”…
 
Kaynak ve daha detaylı okuma için tıklayın.


Müjde!... Beynimizdeki saati, yani uyku saatlerimizi değiştirmek için de bir “App” var artık!...



Dünyalıların uykusu güneşle senkronizedir. Vücudumuz şafak vakti uyanır, gece karanlığında enerjisi azalır, kısacası “ışık” vücut saatlerimiz için metronom görevi yapar.  Bu biyokimyasal akışa “sirkadiyen” saat denir ve her 24 saatte bir tekrar eder. Bu nedenle biyolojik saatini değiştirmek isteyenlere genellikle ışık hileleri önerilir, pek de işe yaramaz aslında. İşte bunun için daha doğrusu jet lag diye bilinen “vücudun biyolojik saatiyle, seyahat edilen yerin saatinin uyuşmaması ve vücudun bocalaması” şeklinde özetlenebilecek sıkıntılı durum için tasarlanmış ‘Timeshifter’ uygulaması geliştirilmiş.
 
Timeshifter’ın CEO'su Mickey, Beyer-Clausen icadının aslında jet Lag’in ötesinde “beynimizdeki saati değiştirmekle” - ilgilendiğini söylüyor. App Store'da jet lag'e karşı başarılı olma sözü veren ve sirkadiyen ritimleri sıfırlamak için benzer şekilde ışığa maruz kalmadan çalışan birkaç uygulama daha var. Ancak Timeshifter'ın yaklaşımı daha farklı. Kişiselleştirmeye dayanıyor ve her bireyin ışığa farklı tepki verdiği gerçeğinden hareketle, her seyahatin özelliklerini ve seyahat eden kişiyi dikkate alarak uyku düzeni, krono tipi (sabah insani veya gece kuşu) ve seyahat programı ile jat lag planı yapıyor. Işığa ne zaman maruz kalınmasına ne zaman kaçınılması gerektiğini belirtiyor. Melatonin ve kafein kullanımıyla ilgili isteğe bağlı önerilerde bulunuyor. Beyer-Clausen’ a göre uygulamanın talimatlarına uyulursa “ vücut saatini normalden üç - dört kat hızlı değiştirebilimek mümkün”. Bakalım bu uygulamaya sağlıklı yaşam uzmanlarından ne tepkiler gelecek. Linç mi edecekler, önerecekler mi? Göreceğiz…
 
Kaynak ve daha detaylı okuma için tıklayın.


Mona Lisa ile onun çağında buluşmaya hazır mısınız?..



Louvre Müzesi, ziyaretçilerinin Leonardo da Vinci’nin ünlü eseri Mona Lisa’ya ancak selfie çektirmek kadar yakınlaşma sorunsalına ve izdihama sonunda bir çare bulmuş görünüyor. Satış rekorları kıran Leonardo sergisi 3D sanal gerçeklik teknolojisi ile farklı bir boyut ve yapıya kavuşuyor. Yeni tasarlanan sanal tur, ana Leonardo sergisinin yakınındaki “Mona Lisa” bölümünün dışında küçük bir galeride olacak. Bu özel odada ziyaretçiler yedi dakikalık sanal tur sırasında, üstelik de yaşadığı dönemin gerçekliği ve simüle edilmiş çevresi içinde Mona Lisa ile karşı karşıya gelecekler, onu üç boyutlu, derinlikli hissedebilecekler, yakından ve gözlerinin içine bakabilecekler…
 
Kaynak ve daha detaylı okuma için tıklayın. Videosu da burada:)


IBM, Deniz Taraklarının güvenliğini Blockchain ile sağlayacak!



IBM, blockchain teknolojisiyle gıda güvenliğini artırmak için çeşitli işbirlikleri yapıyor. Bunlardan en yenisi ise Raw Seafoods firması ile yapılan ortaklık. IBM, bu proje ile aslında tedarik zincirindeki tüm tarafların kullanabileceği, avlanan gıdaların “nerede, ne zaman” olduğuna dair veri paylaşım platformunu kurmayı hedefliyor. Platformu kullananlar, teknenin liman dışına çıktığı andan itibaren her bir deniz tarağını, el ile derecelendirildiğinde, seçildiğinde, paketlendiğinde ve nihai varış noktasına sevk edildiğinde, kısacası her aşamada an be an takip edebiliyor olacaklar. Yanı sıra tekne iskeleye ulaşmadan önce resim ve video paylaşımı da yapılabileceği için platforma erişim izni olan herkes, deniz tarağının konumunu, nerede olduğunu deniz dibinden tekneye, oradan pazara gidinceye kadar tüm aşamaları blockchain sayesinde kolayca takip edebilecekler. Dijitalleştirme olmadan belirli bir gıda ürününün izlenmesi, özellikle de vahşi deniz tarakları için mümkün olsa bile, günlerce sürebilirken, kurulan Blockchain temelli platform ile bu süre üstelik de en doğru bilgilerle birkaç saniyeye indirgenebilecek. Uygulama, tüketicinin en temel endişeleri olan; güvenlik, sürdürülebilirlik ve tazelik konularını çözebilecek gibi görünüyor. IBM Food Trust Genel Müdürü Rajendra Rao, geliştirmekte oldukları sisteme entegre edilmek üzere, restorandaki tüketicilerin sipariş vermeden önce gıdalar hakkında ayrıntılı bilgi almak için menüdeki bir QR kodunu okutmasını sağlayacak, platforma bağlı bir uygulama oluşturmayı da planladıklarını belirtiyor.
 
Kaynak ve daha detaylı okuma için tıklayın.


 

******************

Ufuk Tarhan'ın T-İnsan kitabı için > http://www.t-insan.com
Bireysel Antrenörlük almak için > https://goo.gl/6RfGXa 
Stratejik Danışmanlık, İş Tasarımı ve Avatarlığı hizmetlerimizden yararlanmak isterseniz;  lütfen > burayı tıklayınız 
Hizmetlerimiz & Eğitim &  Seminerlerimiz     I     M-GEN Resmi Sitesi (Referans ve Projelerimiz)
Ufuk Tarhan´ın yazı ve haberlerini  LinkedInInstagram, FacebookYouTubeTwitter 'dan takip edebilirsiniz.